Şebnem Dönmez Röportajı

Şebnem Dönmez, bir dönemin sunuculuk fenomeni olarak hatırlanır hep. Cıvıl cıvıl, hareketli ve doğal üslubuyla rüştünü ispat etmişti genç bir kızken. Şimdilerde ise 30 yaşında ve vakur bir oyuncu olarak ilerliyor kariyerinde. Samimi bir sohbette ortadan kaybolduğu sükunet dönemini, sevdiği erkeği, yalnızlığını ve aşk hayatını anlattı Hülya okuyucularına. Bir de yeni projelerini…

şebnem-dönmez-kimdir
Şebnem Dönmez
şebnem-dönmez-röportajı
Fotoğraflar: Koray Erkaya

Şebnem Dönmez Röportajı

1.Sizi ilk tanıdığımız genç kızlık döneminden bu yana neler değişti?

30 yaşıma geldim. Değişmemek mümkün değil, ama bir tarafınızla da hiç değişmiyorsunuz. Ama çocuk kalmayı becerebilmiş bir insanım. Bu ileriki yaşlarda da çok eğlenceli ve sevimli kılacak beni. Genç, diri, canlı olacağım. Hep yeni şeyler yapmak istiyorum; öğrenmeyi sevmem konusunda motivasyon sağlayacak bu yanım.

2. İddialı bir oyuncuyken neden bir anda ortadan kayboldunuz?

Evet, iddialıydım, çünkü sunuculuk onu gerektiren bir işti. İnsan iddialı olayım diye iddialı olmaz. Bu yavaş yavaş ortaya çıkan bir durum. Sunuculukta her şeyi yaptım. Yarışmalar, büyük şov programları, özel geceler sundum. Derken bir baktım 25 yaşındayım ve denemediğim hiçbir şey kalmamış bu konuyla ilgili. Sunuculuğu bırakıp oyunculuğa yön vermemin asıl sebeplerinden biri bu.

3. Birden oyunculuğun size uygun olduğunu mu anladınız yani?

Yıllardır oyunculuk teklifi gelirdi. Deneyince oyunculukta daha özgür hissettim kendimi. İlk rolüm bağımsız sinema “Kolay Para Kullanma Kılavuzu”nda başrol idi. Ama özellikle ikincisi, “Neredesin Firuze” çok doğru ve profesyonel bir iş oldu. Çünkü ana karakterlerden biri gibi sayılacak bir rolüm vardı. Karakterime çok daha uygun bir duruş olduğunu anladım sinemanın.

4. Kariyerinizde hep Sabah Şekerleri’yle hatırlanıyorsunuz ama…

Herkes buna takılmış durumda. Sabah Şekerleri’nden bu yana altı sene geçti. Tabii ki fiziki olarak da ruhen de değiştim. Çok iyi bir başlangıç yaptım kariyerime. Ama geriye dönüp bakmaktan hoşlanan biri değilim. Benim yerimde başka biri olsaydı, o başarıdan yararlanabilirdi.

5. Eğitim aldınız mı peki?

Gözlem yeteneğimi geliştirdim. Gözlem yeteneği bir oyuncunun en temel çıkış noktasıdır. Aslında en büyük eğitim bu oldu. Şimdi her şeye bir oyuncu gözüyle; ileride kullanırım diye bakıyorum. İşin teorik ve pratik kısmını kendim çözdüm.

6. Sürekli genç ve yetenekli oyuncular yetişiyor. Kendinizi yarışın içinde hissediyor musunuz?

Yarış içinde hissettiğim zamanlar oldu. Çünkü bunu bana insanlar hissettiriyor. Ama bu işi yaparken mesleğimle ilgili kararlar verirken  neyi isteyip neyi istemediğimi biliyorum. Starlık müessesesi bana uygun bir mücadele ortamı değil. Mücadeleyi sevmiyorum. Kendi kendime iyi işler yapmayı istiyorum. Benim de kendime göre hırslarım var. Ama çok iyi olma ve iyi işler çıkarma konusunda.

7. 30 yaşında bir kadın olarak aşkı nasıl algılıyorsunuz?

Onu hem heyecanlı hem de tehlikeli kılan şey, güvensiz bir ortamda olmanız (gülüyor) Aslında hayat da öyle. Hiçbir şeyin garantisi yok.  Siz kimseye sahip olamazsınız, kimse de size.

8. Siz birini sahiplenmez misiniz?

Sahiplenirim, sahiplenmeyi de severim. Ama hiçbir şeyin fazlası iyi değil. İnsanların hakları, sınırları, alanları konusunda saygılı olmaya çalışırım. Ben aşkı çocuk gibi yaşıyorum ya. Çimenlerde gibi pür neşeli, fazlasıyla dürüst…

9. Ezel Akay’la da böyle mi yaşıyorsunuz?

Tabii ki. Arkadaşlarımla da, sevgilimle ilişkilerimde de böyledir.

10. Peki aşık mısınız?

Aşığım.

11. Sevginizi nasıl gösteriyorsunuz?

Her şeyiyle… Aklıma ne gelirse söylerim. Uyumlu bir tipim ve o yüzden sorun yaşamıyorum ilişkilerimde. Her şeye eğlenceli ve çocuksu bir taraftan bakıyorum. Eğlenmeyi seviyorum ve dünyaya eğlenmek için geldiğimizi düşünüyorum.  Karanlık şeyler için değil. Gündüzle gece gibiyiz aslında; içimizde karanlık ve aydınlık var. Ben eğlenmekten yanayım.

12. Sizi heyecanlandıran yeni projelerinizden bahsedelim biraz da…

Yakında Okan Bayülgen’le bir Sitcom’da oynayacağım. Ağlamalı, hüzünlü filmlerden ziyade hikayesinde komiklikler bulunan ve hayatı güzelleştiren filmleri seviyorum. Sıkı sunuculuk teklifleri de alıyorum. Ama oyunculuğa vakit kalmaz diye korkuyorum.

13. Sitcom’da hangi rolde izleyeceğiz sizi?

Genç yaşta evlenmiş, 3 çocuk annesi işkolik ve kariyer hırsı olan bir kadını oynayacağım. İsmi “Dadım Babam Olsaydı”. Okan Bayülgen çocuklarına başkasının bakmasını istemeyen işsiz bir baba. Makyaj yapıp eve geliyor, kimseye tanınmadan çocuklarına dadılık yapıyor. Robin Williams’ın “Ms. Daubtfire” filminden yola çıkarak hazırlanmış bir proje.

14. Kendinizi kolay eleştirebilir misiniz?

Bu meslekte var olan ve işini iyi yapan birçok insan gibi bende de o özellik var ki ben kendimi pek hırpalarım. Mesleğimi yaparken ben de zor beğenen bir tipim. Dengeli bir eleştiri mekanizması geliştirmeye çalışıyorum. Kötü düşünmeden, çok yermeden ve övmeden. Ama yaptığım işlerden memnunum.

15. Gerçekleştirdiğinizde sizi çok mutlu edecek bir hayaliniz var mı?

Bir erkeği oynamayı istiyorum. Ön çalışma yapıp, kapanıp, uzun uzun düşünüp kendi içimden çıkaracağım bir karakter. Bir de yönetmenlik yapmak istiyorum. Ama bunu anne olduğum dönemlere bırakmak istiyorum.

16. Yakın zamanda anne olmaya hazırlanıyorsunuz o zaman?

3-4 yıl sonra düşünüyorum. Kadınlığımı keşfetmem ve insan olmakla ilgili çok daha başka duygular getireceğini düşünüyorum. Birini koşulsuz sevmeyi öğreneceğim. Çünkü sevmek karşıyla ilgisi olmayan, sizinle ilgisi olan bir şey.

17. Peki evlilik?

Şart mıdır? Evlilik dışarısıyla ilgili bir şey. Aslında sizin hayatınızda değişen bir şey yoktur. Olsa da olur.

18. Biraz çift kişilikli bir haliniz varmış gibi; kendisiyle didişen…

Aslında içimde 20 yaşlarında bir erkek çocuğu var. Babasından aldığı kırmızı spor arabaya binip feci şekilde hız yapmayı seviyor. O tarafım sorumluluktan hiç hoşlanmıyor. Devamlı eğlencede, gezelim tozalım diyor. Oyunculukta bunu kullanıyorum. O tarafım çılgın ve her tarafa bodoslama dalıyor. Bir de kadın yanım var. Çok munis, anne, olgun. Ve baktığı zaman bütün satır aralarını çözebiliyor. Ama o erkek çocuğu gerçekten bana hakim. Bazen gerçekten Alican oluyorum. İçimizdeki erkeği keşfedebilirsek çok daha zengin olabiliriz.

19. Nasıl bir kadın olarak görüyorsunuz kendinizi?

Göründüğüm kadar dışa dönük değilim. Cıvıl cıvıl ve çok sevimli bir karakterim var. Yalnız kalmayı da, soyutlanmayı da severim. Dürüst olmak kendimle övündüğüm bir şey. Göz yaşına yatkın bir yanım da var. Bazen biri parlıyor, diğeri sönüyor. Hangisi geliyorsa onu yaşıyorum. Oynamayı bilmek büyük bir hazine. Ben iyi bir oyuncu olduğumu biliyorum ama karakterimin kesin çizgisi var. Özel hayatta fazlasıyla doğalım. Hiçbir yalanı aklımda tutmuş olmuyorum. Ego ile davranmaktansa çok mütevazı davranmak daha akıllıca bir şey.

20. Dışarıdan bakıldığında hep tek başınıza görünüyorsunuz? Sizin hayatınızın akışını değiştiren bir erkek oldu mu?

Hayır. Zannettiğinizden çok daha yalnızım. Ne anneye, babaya, kardeşe, ne de sevgiliye ve arkadaşa bağlıyım. Her an bir adaya bırakılabilecek gibiyim.

21. Nedir sizi bu kadar güçlü kılan?

Benim teenage dönemim, özellikle 14 yaşım çok kolay geçmedi. Çok çabuk geliştim, dikkat çektim. Çok akıllıydım yaşıma göre. Her şeyin feci farkındaydım. Hiç yan basmayacak vaziyette davranıyordum. Her şeyi  çok net algılıyordum. Görünen şeyin altında gerçek olan görebilme gibi bir yeteneğim var.  Bu yüzden de bu yalnızlığa geçtim kolayca ve burada rahat rahat durabiliyorum.

22. Özel hayatınıza dair hiç renk vermiyorsunuz. Bu da çok merak ediliyor. Nasıl bir hayatınız var?

Spor yaparım, evde kendi kendime dans ederim. Güzel bahçeli bir evim var, orada kitap okumayı seviyorum. Siberalem.com ile işbirliğine girdim. Onlar sanal alemde insanları buluşturuyorlar. Ben ise gerçek alemde onlarım yüzüyüm. Sitede siber gruplarım var. Güzin ablalık yapıyorum, aşk hikayeleri topluyorum. Daha sonra film haline getireceğim onları. Prodüksiyonu yapılacak ve 2005’te gerçek bir aşk hikayesi çekilecek. Resim yapıyorum, yürümeyi çok seviyorum. Yalnızlıktan da hoşlanırım. Bodrum’da Gümüşlük’ü özlüyorum ve yılda bir kez gidiyorum.

Mekan için Çırağan Kempinski Otel’e teşekkür ederiz.

şebnem-dönmez-biyografi

Şebnem Dönmez Kimdir?

1974 yılında Almanya’nın Salzgitter şehrinde doğan Şebnem Dönmez, 1996 yılının en dikkat çeken TV programı olan Sabah Şekerleri’nde Türkiye tarafından tanındı. 2004 yılında “Neredesin Firuze”, 2006 yılında “Hacivat Karagöz Neden Öldürüldü?” ve 2009 yılında da “Vali” filmlerinin başrollerinde oynadı. 3005 yılında yönetmen Ezel Akay ile evlendi ancak 2007 yılında boşandılar.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top